Güzel ülkemin toprakları kadar ruhu da yara bere içindedir -belki- yüzlerce yıllardır. Yedi düvele verdiği bağımsızlık savaşından başı dik çıkmış bu 'güzel ve de yalnız ülkem'dir, o 'töre' denen, 'görenek' denen; kimsenin ne olduğunu bilip görmediği ama ağırlığını ömrü billah sırtında hissettiği bir garip melanetin altında ezilen. O melanet ki masallardaki devler gibi bir dudağı yerde, bir dudağı göktedir her birimizin yüreciğinin en bir korku dolu köşesinde. Dünyalara meydan okurken gösterdiğimiz o babayiğitlik, küçülüp un ufak oluverir mütemadiyen bir şeyler buyurmuş büyüklerimizin sözleri karşısında.
Öyle bir ülke ki, bu ülkede 'büyükler varken küçükler konuşmaz', öyle bir ülke ki 'evlenmeden olmaz'; öyle bir ülke ki 'yerin kulağı vardır öyle uluorta konuşulmaz'... Olmaz, konuşulmaz,yapılmaz, edilmez...
Böyle biliriz değil mi biz bu ülkenin insanlarını? Kızlarımız pek bir saf, pek bir hayata karşı savunmasızdır; delikanlılarımızın hepsi birbirinden 'delikanlı', hepsi ayrı birer cengaverdir. Her nasıl kestiği her turunçtan birer ahu dilber çıkarırsa masal şehzadeleri; her nasıl en yakın gökkuşağını ararsa erkek olup kendi cinsinin zulmünden kurtulmak için masal sultanları, böyledir bizim evlatlarımız. Böyledirler değil mi, pek bir suskun, pek bir kararlı; pek bir naif, pek bir mangal yürekli...
Değiller işte!
Sizlerin o 'gözü açılmamış' sandığınız kızlar var ya; nasıl yıllar yıllar evveli kafesli cumbaların ardından izleyip çözdüler de sırrını kimseye söylemedilerse bu dünyanın; şimdi de söylemezler kimselere kendi takma isimlerini dünyayı gözlerken 'sanal dünyanın' sisleri ardında. Hani o pek bir kırılgan, konuşmak için beyinin sözünün bitmesini bekleyen kızlar var ya; hah işte onlar çatır çatır alemin paşa beylerinin bileğini büker, yerinden kalkmaz ağırlığı ile kelimelerinin.
Hani sizin şu dünya kadınlarının 'kudretine' hayran olup uğruna ülkelerini terk ettikleri delikanlıları var ya; işte onlar daha sevdiceklerine açıklamaya korkarlar en bir masum hislerini. Hani o ne kadar dayak yese hayattan, yine de yıkılmayan evlatlarımız var ya; hah işte onlardır gece yarıları gizli gizli yürek yaraları için gözyaşı döken.
Şimdi 'sen bunları nereden biliyorsun da bunca ukalalık ediyorsun' diyenleriniz vardır elbet; hemen söyleyeyim: Önce hiiiç de cumbalara gizlenme ihtiyacı hissetmeden gözümü dünyaya dikip bakmamdan, sonra da insanı pek bir şaşırtan bir siteden.
Görmeyen, duymayan kalmasın! Bir site açılmış 'Kızlar Soruyor' diye, ülkemin her bir yaştan genci ve her daim genç kalanı, yüreklerinden geçeni, hatta bazen en mahrem kaygılarını şüphelerini... soruyor, yanıt arıyor yanıtlıyor. Üstelik inanılır gibi değil, bu sitede seksten bahseden bir kadına ağzının salyalarını akıtarak 'cevap' verenlere hiç acımadan postayı koyan cengaver bir moderasyonu var; kimsenin sözünün şirazesi kaymıyor -zaten şirazeyi kaydıranın anında ayağı da kaydırılıyor. Herkes pek bir eğleniyor, hatta bazen karşıt fikirde olanlar karşı karşıya gelip mini bir 'münazara' sınavından geçiyor. Ama burada da sınırlar belli: Malum kurallar sıkı, her şeyi söylemek serbest ama yalnızca nezaket çerçevesinde.
Bir site 15 dakikada müptelası yapar mı insanı kendine? E vallahi denedim gördüm, yapar! "Dur bakayım neymiş bu kadar methiyeler düzdüğün site" diyenlere de selam eder, yolu tarif eder:
Cengaver moderasyondan sevgilerle :))
YanıtlaSilHakan (ismimhakan)
Sevgiler de, saygılar da bizden:))
YanıtlaSil