Kısaca MSN olarak tanınan, resmi ismi muhtelif değişikliklerin ardından Live Messenger halini alan programı bilmeyen yok. Her ne kadar twitter, facebook gibi sosyal medya alanlarının artmasıyla popülaritesini bir parça kaybetmiş olsa da, hala bilgisayarlara format sonrası kurulan ilk on program içindeki yerini koruyor. İstisnasız.
Şimdi bu insanların sohbet edip (sanal da olsa ) iki lafın belini kırması için geliştirilmiş programın bir özelliği var ki, 'Çevrimdışı görün'üp oralarda yokmuş gibi davranma, ama bir yandan ortalıkta neler olup bitiyor kolaçan etme avantajı sağlıyor kullanıcıya.
Ne avantaj ama!
Klavyenin hızı laf üretme potansiyelimin altında kaldığından olacak, pek kullanmam MSN hazretlerini, paşa paşa telefon eder konuşurum sohbetini özlediğimle. Bilgisayarın bir köşesinde tutarım ama her ihtimale karşı, hani 'MSN'e gel' diyen birileri çıkarsa kullanayım diye. Zaten her açtığımda ayrı bir güncelleme saldırısı çıkar karşıma bu yüzden ya... Eh, kullanmadığım pikabın tozunu almak gibi bir şey işte bu da...
Asıl anlatmak istediğim tüm bu laf yığını mı peki? Tabii ki hayır!
*
Çocukluğumdan beri pazar günlerine karşı ayrı bir antipatim vardır. Arkasından pazartesi geldiği için midir bu duygularımın sebebi yoksa pazarların kendi cenabetliği mi, bilemem. Fakat pazar oldu mu böyle künefe peyniri gibi çektikçe uzayan ama aslında azıcık tad kazanmak için şerbet banyosuna ihtiyaç duyan bir sümsük ruh hali içine girmekteyim ki, sormayın gitsin. Dağ gibi işler birikmiş olsun önümde arkamda, ne gam! O gün içim sıkıla sıkıla ve ne yapacağını şaşırmış vaziyette ortalıkta dolanma günüdür benim için.
O gün. Yani bugün!
Hadi daha da şişirmeyelim yazımızı da içinizi de, sadede gelelim: Efenim, işte bu iç sıkılmalarından biri esnasında bayık bakışlarla internette oradan oraya zıplarken, 'dur bi' MSN'i açayım, belki bizimkilerden birini görür de sohbet ederim' düşüncesi iniverdi zihnime. Maksat birilerini görmek, ama niyeyse görünmeme takıntısı sürüyor bir yandan. Uzun zaman önce kaydedilmiş 'Appear offline' halimle 'log on' oluverdim sohbet alemine. De...
Kimse yoktur ortalıkta beya!
Şimdi ben karakter olarak kötümser ve de kompleksli bir insanımdır. İlk aklıma gelen bütün arkadaşlarımın birbirinden şahane sosyal hayatlara ve benden uzakta bir arkadaş çevresine sahip oldukları; bu benden uzakta arkadaşlarla bu şahane bahar gününde hayatın içine dalıp sosyalleşmek üzere buluşup görüştükleri fikri oldu tabii. Dışarıda. Mesela platin sarısı saçları olanı bir elinde telefonu mesaj çekip, diğer yandan masaya laf yetiştirirken geliverdi gözümün önüne. Kızıl saçlı olanı kesin bir sebepten ağız dolusu küfür ediyordu mesela. Saçı kısalardan sarma cigara inceliğinde olanı evde sıkılıp kendini ilk münasip gördüğü bara atmıştır yine. Ben burada böyle otururken kös kös. Tek başıma! Ama illa ki bir şeyler yapıyordur her biri işte; ayrıca bu yaptıkları kesin benim eşlik etsem pek bir keyif alacağım bir şeydir.
Kötümser ve de kompleksli olduğumu söylemiştim, değil mi?!
Fakat sonra, gerçekleşmesi zor olsa da, bir başka olasılık geldi aklıma:
Ya aslında sarışınından esmerine listemde olanların her biri aslında tıpkı benim gibi kös kös evde oturuyor, fakat burnunu sanal olarak bile dışarı uzatmaya korktuğu için 'appear offline' kalkanı altında ortalığa bakınıyorsa?
Ya hepimiz 'kimseye görünmeden herkesi göreyim' derken kaybediverdiysek kendimizi de, sevdiklerimizi de?
*
Yaa okuyucu, böyle tırışkadan konuların bile suyunu sıkıp da modern dünyanın hırpaladığı insan ilişkilerini üzerine uzadıkça uzayan bir yazı çıkarırım ortaya!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder